20 Ağustos 2013 Salı

Amin

Amin. Esmâ-i efâldir. "Kabul et" manasınadır. "Ey  Allahım  Dualarımızı   kabul   et" manasınadır. Veya "Ya Rabbi (böyle) yap" demektir.

Âmin (kelimesi bütün âlimlerin) ittifakı ile Kur'an-ı kerim'den değildir. Çünkü, asıl mushafta yazılmamıştır. Sahabe (r.a.) ve onlardan sonra gelen âlimlerden onun Kur'ân'dan olduğuna dair bir rivayet nakil olunmadı.
Lâkin, okuyan kişinin Fâtiha-i şerîfeden sonra ondan ayrı olarak (Fatiha süresiyle arasına fasıla vererek), Âmin demesi sünnettir. Bu mevzuda Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri şöyle buyur­dular:
"Bana Cibril Aleyhisselâm, Fatiha sûresinin okumasını bitirdiğimde bana "âmin" demeyi öğretti ve: (Fatiha sûresinden sonra) Âmin demek sanki kitabı hatmetmek gibidir, buyurdu."
Bu hadis-i şerifi Hazreti Ali (r.a.) riyâyet etti ve açıklamasında şöyle buyurdu: 
"Âmin, Cenâb-ı Allah'ın mührüdür. Onunla kulunun duasını mühürleyip tasdik etmektedir." Hazreti Ali (r.a.) tefsir ettiler. Mühür, mühürlenen şeye herhangi bir şeyin müdâhalesine ve orada tasarrufda bulunmasına mani olur. Âmin (duası da) kulun duasına hıyanetin girmesine manidir.

Veheb (r.h.) şöyle buyurdu: " Ondan ( Âmin'in) her harfinden bir Melek yaratılır. Ve Melekler: "Allahım! Âmin diyeni mağfiret et, günahlarını bağışla" diye dua ederler.
Hadis-i şerifte Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri şöyle buyurdular: "Dua eden ve Âmin diyen kişi (duanın feyiz ve bereketinde" "ortakdırlar." Bu manada Cenâb-ı Allah, şöyle buyurdu:
-"Peki," buyurdu. "Duanız kabul olundu. Siz yine istikamette devam edin ve kendini bilmeyenlerin meslekine uymayın.
"imam deyince, siz "âmin" söyleyin. Çünkü melekler de bunu söylerler. Kimin âmin (söylemesi) meleklerin âminine muvafık olursa (denk gelirse) onun geçmiş günahları bağışlanır. “Cenâb-ı Allah, "Kuluma istediği verilir."”

İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder