25 Ağustos 2013 Pazar

Münafığın Hilesi

   İçten inkarcı, dıştan imanlı görünen münafıklardan biri, Peygamberimizin azatlı kölesi ve evlatlığı Zeyd b. Haris hazretlerine ortaklık teklifinde bulundu. O da onun hakiki müslüman olduğunu zan edip beraber ticaret yapmayı kabul etti. 
   Para münafıktan olmak kaydıyla, beraber mal getirip satmak üzere anlaşıp, Taif şehrine gitmek üzere yola çıktılar.
   Yolda münafık, Hz. Zeyd'e;
   -Yorulduk. Şu mağaraya girelim de bir müddet istirahat edelim, dedi. O, da kalbinde hiçbir kötülük olmadığı için, bu teklifi kabul edip mağaraya girdiler.
   Münafık, Hz. Zeyd'e suikast hazırlamıştı. Orada uyutup, elini ayağını bağladıktan sonra öldürecekti. Biraz sonra Zeyd uyudu, münafık da planını tatbike başladı. Zeyd'in ellerini ve ayaklarını sıkıca bağladıktan sonra, onu uykudan uyandırdı. Zeyd uyandı ki elleri, ayakları bağlanmış. Kendisini niçin bağladığını sordu.
   -Münafık da; Siz bundan birkaç sene evvel Muhammed'le (s.a.v) Taif'e gitmiştiniz. Orada O'nu öldürmek istediler. Fakat sen kendini siper yaparak onun hayatını kurtardın ama şimdi ben seni öldüreceğim. Çünkü sen o zaman Muhammed'i (s.a.v) kurtatmasaydın, bugün aramıza bir fitne girmeyecekti ve arap milleti bu zamana kadar iman edegeldiği gibi putlara ibadet etmeye devam edeceklerdi, dedi ve hançeri çekip Zeyd'in üzerine yürüdü.
   Hz. Zeyd canından çok sevdiği Resulullah'tan ayrılacağı ve bir daha dünya gözüyle göremeyeceğini düşünerek çok üzülüyor ve göz yaşları ile "Ya Rahman" diye nida ediyordu.
   O anda gaipten bir ses;
   -Dokunma! dedi
   Bu sesi duyan münafık, mağaranın ağzında kendilerini gören birisi olduğunu zannederek, dışarı çıkıp baktı ki, kimse yok. Herhalde bana öyle gelmiştir, kimse yokmuş diye düşünerek, tekrar içeri Zeyd'in üzerine yürüdüğünde, Zeyd yine; "Ya Rahman" diye nida ediyor.
   O ses bu sefer daha gür bir şekilde;
   -Dokunma! diye bağırıyor.
   Daha fazla heyecana kapılan münafık, tekrar dışarı çıkıp bakıyor ki, kimse yok.
   Allah Allah...! Üçüncü defa öldürmek için hamle yaptığında bu sefer: "Dokunma!" nidası mağaranın ağzından duyuluyor.
   Heyecanla mağaranın dışına çıkan münafık, tam teçhizatlı bir adamla karşılaşıyor. Neye uğradığını şaşıran münafığın dili boğazına kaçıyor ve silahlı zat, münafığın kellesini sorgusuz sualsiz kesiyor.
   Silahlı zat, bu sefer içeri girip Hz. Zeyd'in ellerini, ayaklarını çözüp bir isteği olup olmadığını soruyor. Zeyd b. Haris, o zata; 
   -Sen kimsin, nereden geliyorsun? Sesin birincide, çok uzaklardan geliyordu, ikici de üçüncü de daha yaklaştın ve beni kurtardın! dediğinde, O;
   -Ben seni kurtarmak için vazifelendirilmiş bir meleğim. Sen birinci defa nida ettiğinde, ben yedinci kat semada idim. İkinci nida ettiğinde, ikinci kat semada idim. Üçüncüde ise mağaranın ağzına gelmiştim...
   Kafirin kellesini kesip, canını cehenneme yollamakla benim vazifen bitmiş oldu. Allah'a ısmarladık, Muhammed'e (s.a.v) selam söyle, deyip ayrılıyor.
   Zeyd, bu hadiseyi Peygamberimize ve ashabına anlattığı zaman, bütün müminler göz yaşlarını tutamayıp ağlıyor ve Allah'a şükrediyorlar.

Dip Not: "İnanıp sabrederseniz, ıssız çölün sessiz kuyusunda bile ilahi yardıma kavuşursunuz..."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder